İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy vefatının 87. yılında mezarı başında anıldı

İstiklal Marşı’nın yazarı şair Mehmet Akif Ersoy, vefatının 87. yıldönümünde Edirnekapı Mezarlığı’ndaki kabri başında anıldı.İstiklal Marşı’nın yazarı şair Mehmet Akif Ersoy için Edirnekapı’daki kabri başında anma töreni düzenlendi.

Törene, İstanbul Valisi Davut Gül, 3. Kolordu Komutanı Korgeneral Sezai Öztürk, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ülkü Sakalar, Eyüpsultan Kaymakamı İhsan Kara, Belediye Başkanı Deniz Köken, İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Yusuf Kenan Topcu, İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz ile Mehmet Akif Ersoy’un torunu, yazar Selma Argon ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Anma programı Kur’an-ı Kerim okunmasıyla başladı

Mehmet Akif Ersoy’un vefatının 87. yılı anma programı Kur’an-ı Kerim okunmasıyla başladı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından dualar edildi Mehmet Akif Ersoy’un kabrine karanfil bırakıldı.

‘Mehmet Akif’i anlamak çok önemli’

Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Argon, “

Tabi ki gençlerimizin Mehmet Akif’i iyi tanıması gerektiğini düşünüyorum. Rahmetle anmak çok önemli ama anlaşılarak anmak daha önemli. Mehmet Akif’i anlamak çok önemli. Çünkü onun yaşadığı dönem bizim çalkantılı dönemimizdir. O günkü insanların bu vatanı bize emanet etmek için nasıl canla, başla yani ölümü göze alarak koşuşturmaları, bütün Anadolu’daki, Çanakkale’deki, heryerdeki savaşlarımızda Mehmet Akif manevi lider olarak Mustafa Kemal Paşa tarafından çağırılmıştır. Görevini sonuna kadar, hiç düşünmeden eksiksiz, koşarak yapmıştır. Hakikaten o insanlara büyük şeyler borçluyuz. Vatanımızı onlara borçluyuz, emanet ettiler. Gençlerimize, o günkü dönemi düşünerek iyi anlamalarını tavsiye ediyorum”

diye konuştu.

Mehmet Akif Ersoy’un hayatı

1873 yılında İstabul Fatih’in Sarıgüzel semtinde dünyaya gelen Mehmet Akif Ersoy’a babası Mehmet Tahir Efendi, ebced hesabıyla doğum tarihini belirten “Ragif” adını verdi (hicri 1290) ve vefatına kadar onu bu adla çağırdı. Ancak bu isim, yaygın olmadığı ve güç söylendiği için annesi ve yakın çevresi, daha bilinen bir ad olan “Akif”i kullandılar.

Babası Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi, o dönemler Osmanlı Devleti’ne bağlı olan Arnavutluk’un İpek kasabasına bağlı Şuşise Köyü’nden İstanbul’a gelmiş, annesi Emine Cemile Hanım ise Buharalı Mehmet Efendi’nin kızı olarak Samsun’da doğmuştu.

1878 yılında, 4 yaşındayken Fatih’de Emir Buhari Mahalle Mektebi’ne başladı. Burada iki yıl eğitim gördükten sonra Fatih İbtidaisi’ne geçti. Aynı yıl babası ona Arapça dersleri vermeye başladı. Rüştiye’yi yani ortaokulu bitirdikten sonra dönemin gözde okullarından Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fakültesi)’nin âli kısmında bir müddet okudu ancak babasını kaybedince Halkalı’daki Baytar Mekteb-i Âli (Veterinerlik Fakültesi)’ne parasız yatılı olarak girdi ve bu okulu birincilikle bitirdi.

1893 yılında “Ziraat Nezâreti Umur-u Baytâriye Şubesi”nde (Ziraat Bakanlığı Veterinerlik İşleri) göreve başladı. “Umur-u Baytâriye Müdür Muavini”(Veterinerlik İşleri Müdür Yardımcısı) olarak sürdürdüğü görevinden 1913 yılında istifa etti.

1898’de 25 yaşında iken Tophane-i Amire veznedarı Mehmet Emin Bey’in kızı İsmet Hanım ile evlendi. Aynı yıllarda Maarif Dergisi’nde ve Resimli Gazete’de şiir yazıları ve Arapça, Farsça ve Fransızca’dan yaptığı çevirilen yayınlandı.

Baytarlığa başladığı ilk yıllarda bile, mesleğinden çok, şairliği ile tanınan Mehmet Akif, öğretmenlik hayatına 1906’da Halkalı Baytar Mektebi’ne “kitâbet-i resmîye” (resmî yazışma usulü) dersi hocalığı ile başladı. 1908’den sonra ise Edebiyat Fakültesi ile Dârülhilâfe Medresesi’nde “Osmanlı Edebiyatı” hocalığında bulundu.

Mehmet Akif, 1920’de Burdur milletvekili seçildi. 1921 yılında açılan milli marş yarışmasına, “para ödülü almamak” koşuluyla katılmayı kabul etti ve orduya ithaf ettiği şiiri, 12 Mart 1921 günü milli marş olarak kabul edildi. Ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer (Kızılay) bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Darü’l-Mesâi Vakfına (İş Evi) bağışladı.

1923 yılında Abbas Halim Paşa’nın daveti üzerine Mısır’a gitti. 1929 – 1936 yılları arasında Kahire’deki “Câmiü’l-Mısriyye” Üniversitesi’nde, Türkçe öğretmenliği yaptı. 17 Haziran 1936’da İstanbul’a dönmeye karar verdi. 27 Aralık 1936 tarihinde hayatını kaybetti ve Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi.

Şiirlerini Safahat’ta topladı

Şiirlerini 7 kitap halinde “Safahat” isimli eserinde toplayan Ersoy, 1911’de yazdığı ilk bölümde Osmanlı toplumunun meşrutiyet dönemini, 1912’de yazdığı “Süleymaniye Kürsüsünde” Osmanlı aydınlarını kaleme aldı. Ersoy, “Halkın Sesleri” adlı üçüncü bölümü 1913’te yazarken, “Fatih Kürsüsünde” isimli eserini ise 1914’te kaleme aldı. 1917’de “Hatıralar” ile I. Dünya Savaşı hakkında görüşlerini anlatan Ersoy, 1924’te kaleme aldığı “Asım”ın ardından 7. bölüm olan “Gölgeler”i 1933’te yazdı. Milli şair, ayrıca Türk milletinin hürriyet mücadelesi için yazdığı “İstiklal Marşı”nı ise “Safahat” eserine koymadı. “Kur’an’dan Ayet ve Hadisler” ile “Mehmet Akif Ersoy’un Makaleleri” adlı çalışmaları ise vefatının ardından okunabildi. Arabistan’a 1917’de görevli olarak giden Mehmet Akif, 1918’de İstanbul’da kurulan Darul-Hikmet-i İslamiye Cemiyeti’nde başkatip olarak çalışmaya başladı. “Asım’ın Nesli”ne Eylül 1919’da başlayan Ersoy, 1924 yılına kadar şiiri yazmaya devam etti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir