Yaban hayvanlarının hakları kime ait? Tabiatta zarar gören hayvanların tedavisi nasıl yapılır?

Yeryüzü dergisi olan Magma’da yer alan bilgilere göre; kızıl keçi, gergedan ve Avrupa bizonu gibi nesli tükenmekte olan hayvanların doğada yaşama tutunmaya çalışırken de bazı ‘barınma ve yaşama’ hakkına sahip olduğu ortaya çıktı.

Büyük otçullar ekosistem mühendisleri olarak görülürken küçük hayvanların çok şansı olmayabiliyor.

Büyük otçullar diri örtü arasında koridorlar açarlar, otladıkları bölgelerde ormanın yayılarak özellikle otlakları kaplamasını engellerler, kimi genç ağaç sürgünleriyle beslenerek katlı mescereler oluşmasına yol açar kimi de otsu bitkileri baskılar.

4015 KARA AVCILIĞI KANUNU

Dolayısıyla bitkilerin, küçük memelilerin ve kuşların uygun yaşam alanlarını oluştururlar. Örneğin Anadolu’da yaygın olarak bulunan kızıl keçi, yaygın ama nadir bir türdür. Antik zamanlarda oldukça yaygın olan bu canlı türü, tarihi boyunca Akdeniz coğrafyasında ekosistem mühendisliği görevini sürdürmekteydi. Günümüzde halen yaygın olmasının sebebidir çoğu yerde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın türün erişkin erkek bireylerini avlatmasından dolayı bu canlıyı bir değer olarak görmesi, envanterinin düzenli olarak yapılması ve türün korunması için personel ayrılması. Bu tipik bir “şemsiye tür” niteliğindedir. Devlet buradan gelir elde eder. Dolayısıyla çevresin- de bulunan diğer canlı nüfusu diğer yerlerde olduğundan daha az kontrolsüz av tehdidiyle karşı kaşıya kalır. Bu türün kutsal kabul edildiği Tunceli ve çevresinde bu canlıların spor ve kâr amaçlı katledilmesi hoş karşılanmadığı yaygın olarak basına yansıyor. Özellikle de yaşlı erkek bireylerin gösterişli boynuzları sebebiyle av hakkının ihaleyle satılması, etiğe dair önemli bir tartışma. 4015 Kara Avcılığı Kanunu’na göre bütün yaban hayvanları kamuya aittir, Türkiye Cumhuriyeti’nin yaban hayvanlarına dair illiyet hakkı bulunur ve doğa korumanın esasını da kamunun tutumu belirler.

DATÇA VE BOZBURUN YAŞADIĞI ONCA YANGINA VE KAYBA RAĞMEN…

Bozburun ve Datça yarımadaları yabanileşmiş inek ve eşeklerin özgürce otladığı aynı zamanda hatırı sayılır koyun ve keçi nüfusu barındıran bakir coğrafyalardır. Kızıl keçiler marjinalize oldukları için sarp ve kayalık vadilerde barınabilirler ama makinin yaygın olduğu coğrafyada kurtlar, ayılar, karakulaklar da yaşar. Farklı yüksel katmanlarında otçulların oluşturduğu kenar etkisinden dolayı bıyıklı ötleğen, maskeli öteleğen ve karaboğazlı ötlegen türleri kendilerine uygun alanlarda rekabeti kazanarak kendi bölgelerini ilan ederler. Datça ve Bozburun yaşadığı onca yangına ve kayba rağmen hâlâ yıkılmaz bir miras coğrafya olarak ayakta. Yolların ulaşamadığı bakir koylarında Akdeniz fokları güneşleniyor ve denize balkon gibi uzanan kayalıklarda tepeli karabataklar ve ada doğanları yavrularını büyütüyorlar.

TABİATTA ZARAR GÖREN HAYVANLARIN TEDAVİSİ NASIL YAPILIR

Muayene yapılacak ortam mümkün olduğunca loş olmalıdır. Muayene edilecek hayvanın bulunduğu kutudan çıkarılırken kaçması halinde, kendine zarar vermesine neden olabilecek tüm eşyalara, kapı ve pencerelere dikkat edilmelidir. Tilki ve porsuk gibi memelilere, muayene öncesi köpeklerde olduğu gibi bir sargı beziyle ağız bağı yapılabilir ya da ağızlık takılabilir. Buna karşın hangi türde olursa olsun kuşların ağızlarını bantlamak son derece

yanlış bir uygulamadır. Kuşlarda ter bezi yoktur ve vücut sıcaklığı ağız açarak solunum yapmak suretiyle sağlanır. Gagası bantlanmış bir kuş ise bunu gerçekleştiremez ve bu durum ölümcül sonuçlar doğurabilir.

REHABİLİTASYON SÜREÇLERİ

Genellikle hasta bir hayvan, insanlar tarafından bulunana kadar geçen sürede beslenememiş, sıvı ve enerji kaybetmiştir. Özellikle kuşların metabolizmaları, diğer türlere göre çok daha hızlıdır ve açlığa karşı daha dayanıksızdır. Örneğin tavuklarda kalp atım sayısı dakikada 250-300 iken tavşanlarda kalp atım sayısı dakikada 120 – 150 arasındadır. Hayvanlarda sıvı kaybı sonucu “dehidrasyon”, enerji kaybı sonucu da “hipotermi” görülebilir. Tedavi sürecinde sıvıyla beraber şeker, elektrolit ve protein kayıpları da karşılanmalıdır. Öncelikle su kaybının derecesini bilmek ve verilecek sıvı miktarını belirlemek gerekir.

Tedavi sonrasında hayvanın doğaya salınmadan önce vücudundaki yaraların tamamen iyileşmiş ve herhangi bir tıbbi bakıma ihtiyacının kalmamış olması gerekir. Ayrıca ilgili canlı hiçbir hastalık belirtisi göstermemelidir. Kuşlar söz konusu olduğunda ise tüylerde eksik olmamalı; hayvan türüne, yaşına ve cinsiyetine uygun ağırlıkta olmalıdır. Tedavi gören kuşların, doğada yiyecek bulabileceği ve avlanabileceği davranışsal ve fiziksel yeterliliğe sahip olduğundan emin olunmalıdır. Bu nedenle hayvanın doğal alışkanlıkları hakkında yeterince bilgi sahibi olunmalı ve bu davranışları sergilediği görülmelidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir