İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, 5 Ocak’tan itibaren partisinin milletvekillerinin, genel başkan yardımcılarının ve genel idare kurulu üyelerinin sahaya ineceğini söyledi. Zorlu, “Bize yönelik saldırılar karşısında, 81 il ve ilçelerinde aday çıkarma kararımızın nasıl haklı olduğunu milletimize anlatmaya sürdüreceğiz” dedi.
İYİ Parti Sözcüsü ve Medya İlişkileri Başkanı Prof. Dr. Kürşad Zorlu, Başkanlık Divanı toplantısı ardından genel merkez binasında kameraların karşısına geçti.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun TÜFE rakamlarını açıkladığını hatırlatan Zorlu, “2023 yıllık tüketici enflasyonunu öğrenmiş olduk. TÜİK, ‘2023’te ortalama fiyatlar 2022’ye kıyasla yüzde 64,8 arttı’ dedi. Diğer fiyat endeksleri ne dedi? İTO yüzde 74,9; ENAG yüzde 127,2 arttı dedi. TÜİK’e olan güven pek kolay toplanacak gibi değil ama hepimizi ilgilendiren, gelirimizi belirleyen ne yazık ki, TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon. TÜİK’in enflasyonu düşük açıkladığına dair kaygılarımız azalmış olmasa da açıklanan haliyle bile enflasyon oldukça yüksek.” dedi.
1999’dan sonra ilk defa yıllık enflasyonun, iki yıl üst üste yüzde 60’ın üzerinde açıklandığını aktaran Zorlu, “Mesela AK Parti göreve geldiğinde yıllık enflasyon yüzde 29,8’di. Ama geçen sene yüzde 64,3 ile biten enflasyonu bu sene yüzde 64,8’e çıkarmanın başarısını bir şekilde anlatacaklarını da şüphesiz hep beraber izleyeceğiz. Mesela 143 harcama grubunun 20’sinde 2023 yıllık enflasyonu, yüzde 100’ün üzerinde. Bu 20 ürün grubunun içinde kırmızı et var, ulaştırma var, kira var, hastane hizmetleri var.” şeklinde konuştu.
“TÜİK’in marketine bizlerin erişimi kalmadı”
Fiyat artışının kuzu etinde yüzde 150, dana etinde yüzde 134 olarak gerçekleştiğine işaret eden Zorlu, “Belki de iktidar mensupları, bir tüketici olarak kırmızı et yemesek de olur, tavuk yeriz diyordur. Ama orada da enflasyon yüzde 83,6. Belki de fazla et zararlı haberini yapmıştır malum kanallar. Zaten sebze yemek daha sağlıklı diye düşünüyor olabilirler. Böyle düşünmenizin de hane bütçenize bir faydası yok, çünkü sebzede de enflasyon yüzde 84. Bir de eğer ev ekonomisi yapma telaşındaysanız, bunların TÜİK verileri olduğunu unutmamanız lazım. Artık hepimiz biliyoruz ki, TÜİK’in marketine bizlerin erişimi yok. Orada bir market var uzakta, gitmesek de görmesek de o market bizim marketimizdir durumu var adeta.” ifadelerini kullandı.
Fiyatı az artan ürünler arasında, yani enflasyonu aşağı çeken harcama gruplarında giyim grubunun dikkat çektiğini dile getiren Zorlu, “Ancak bir bakıyorsunuz gene TÜİK mucizesi var ortada. TÜİK diyor ki, giyim fiyatları yıllık yüzde 40,7 arttı; İTO diyor ki yüzde 111,7. Hatta İTO’ya göre fiyatların en çok arttığı alan giyim grubu. Ya TÜİK Market’te “patron çıldırdı” pankartları asıldı ya da İstanbul’daki vatandaş işini bilmiyor. Neden işini bilmiyor? Çünkü TÜİK’e göre, Türkiye’nin bir yerlerinde giysi fiyatları hiç artmıyor ama İstanbul’daki tüketici fiyatı 2 katının üzerine çıksa da giysiyi İstanbul’dan almaya devam ediyor.” değerlendirmesini yaptı.
Zorlu, şöyle devam etti:
“Peki, enflasyon dedikleri, hedefledikleri gibi bu sene sonunda yüzde 36’ya düşecek mi? Daha yeni yıla girer girmez dolar kuru 40 kuruş yükseldi. Vergilere yüzde 58 zam geldi. Akaryakıta KDV dahil ÖTV güncellemesi geldi ve benzin 2,31 TL, motorin 2,17 TL artıyor. Daha yeni yıla girmeden marketlerdeki etiketler değişmeye başladı. Kur artışı, akaryakıt artışı gibi gelişmeler dolaylı yoldan tüm ürün fiyatlarına sirayet edecek. Bu vatandaşımız için ağır bir yük.
Hal böyleyken enflasyonun Merkez Bankası’nın da dediği gibi yıl içinde yüzde 70’in üzerine çıkacağı kesin de, yılı yüzde 36’yla bitiremeyeceği de en az o kadar kesin. Neyin sebep neyin netice olduğu tartışmalarıyla bugüne gelen ekonomimizin mevcut durumu ise şu şekil de özetlenebilir: Sebep de enflasyon, netice de enflasyon. TCMB metinlerinde enflasyondaki katılıktan falan bahsediyorlar ama ülkede asıl katılaşanın mutsuzluk olduğunun, hüzün olduğunun farkında değiller ya da farkına varmak istemiyorlar.”
“Dış ticaret tarafında da işler yolunda gitmiyor”
“Eğer sayıları istediğiniz gibi eğip bükme, istediğiniz hikâyeyi anlatma lüksüne sahipseniz, ülke yönetmek inanın çok kolay. Enflasyon mu yüksek ya da yükseliyor? TÜİK işini bilir. O durumdayız” diyen Zorlu, şöyle devam etti:
“Dış ticaret tarafında da işler yolunda gitmiyor, ithalat çok mu hızlı artıyor? Buna kimsenin bakma niyetinde olmadığı görülmekte. ‘İthalatın ne önemi var’ diyebilirsiniz. Ama dış ticaret aşığımız açısından en önemli boyutlardan birisi burası. Ticaret Bakanı sadece ihracatı öne çıkarsın ama gerçek değişmiyor. Neden bu örneği verdim? Çünkü dün Cumhurbaşkanı’nın da katılımıyla 2023 dış ticaret verileri açıklandı. Evet ihracatımız arttı. Ancak dünyada ithalat rekorları kırdığımız için kimse ithalatı boyutunu konuşmak istemiyor. Mesela, Dünya Ticaret Örgütü yılın ilk 9 ayı için küresel ihracat ve ithalat verilerini açıklıyor, Ticaret Bakanımız ilk 9 aydaki küresel ihracattan aldığımız pay yüzde 1,06’ya çıktı diye seviniyor. Ya ithalat? 2019’dan 2023’e dünyadaki ithalattan aldığı pay en çok artan ülke olmuşuz. Ancak bu veriyi açıklamak, bir sorun olduğunu kabullenmek demek olduğundan masallardan dizili bir ekonomi performansı izlemeye devam ediyoruz.”
Riyad’da Süper Kupa krizi
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da oynanması planlanan Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki Süper Kupa Finali’nin yaşanan kriz üzerine ertelenmesine değinen Zorlu, “Olayın öznesi futbol gibi gözükse de aslında sporun siyasetin öznesi haline getirildiği bir yanlış sürecin sonucunu yaşadık. Maalesef siyasetin, pek çok alanda olduğu gibi sporun da içine girmesi sebebiyle yaşanan bu hatalı süreçler Türkiye’ye bedel ödetmeye devam ediyor. Bedeli de zaten birbirine kutuplaştırılan vatandaşlarımız oluyor.” dedi.
“Riyad’daki meselenin özü, Türkiye Futbol Federasyonu’nun farklı kesimlerin tüm uyarılarına rağmen Galatasaray-Fenerbahçe Süper Kupa finalini Suudi Arabistan’da oynatma kararı almasıdır.” diyen Zorlu, “Bu kararda ısrarcı olununca Riyad’ta, ‘Milli Marşımıza ve Atatürk’ümüze’ karşı onur kırıcı, küçük düşürücü muameleyle karşı karşıya kaldık. Cumhuriyetin 100. yılı kutlamaları kapsamında alındığı belirtilen bu karara olumlu ve olumsuz yanları hesap edilmeden varıldığı açıktır. Söyler misiniz eski adı Cumhurbaşkanlığı Kupası olan böyle bir müsabakanın Cumhuriyetin 100. yılında orada ne işi vardı? Üç beş milyon dolar için böyle bir tabloya sebep olmaya değer miydi? Bilindiği üzere son olayda, Suudi Arabistan yönetiminin Galatasaray ile Fenerbahçe’ye Atatürk pankartı ve tişörtü giyilmesine izin vermediği için maça çıkmama kararı alındı” şeklinde konuştu.
Hatasını kabul etmek istemeyen siyasi iktidarın bunu hemen “sabotaj” kavramıyla ilişkilendirdiğini öne süren Zorlu, “Öyleyse sözü fazla uzatmaya gerek yok. Kararı alan Futbol Federasyonu, karara ortak olan iki güzide futbol kulübümüz. O halde sabotajı yapan kim? Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk baskılı forma giymek isteyenler mi? Ne mutlu Türk diyene pankartıyla maça çıkmak isteyenler mi? Milyonlarca taraftar mı? Yoksa İstanbul Hükümeti İtilaf Devletleriyle gizli anlaşmalar yaparken cepheye silah gönderen futbol kulüplerimiz mi? Ya da başlı başına bu yanlış karara öncülük eden Türkiye Futbol Federasyonu mu? Bize göre Futbol Federasyonu Başkanı’nın bir dakika bile o görevde durmaması gerekiyor. Acaba affını istemesi için daha ne gibi bir skandal yaşanması gerekiyor bu ülkede? Bu vesileyle her iki kulübümüzü de gösterdikleri bu dik duruş sebebiyle tebrik ediyoruz” ifadesini kullandı.
“Ege Akersoy hakkında tutuklama tedbirine başvurulması hukuka aykırı”
İstanbul’da düzenlenen Filistin’e Destek Yürüyüşü’ne değinen Zorlu, Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü hedef alan saldırı ve paylaşımlara göz yumulmasının, bir sonraki başka bir olayda tepkinin ölçüsünü istenmeyen noktalara taşıdığını savundu Zorlu, “Bakın bu yürüyüşün dağılması esnasında bahsettiğimiz görüntülerden de etkilenen üniversite öğrencisi Ege Akersoy bir başka vatandaşımıza fiziksel şiddet göstermiş ve gözaltına alınmasının ardından Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilerek tutuklanmıştır. Fiziksel şiddeti asla savunmamakla birlikte somut olayda Ege Akersoy hakkında tutuklama gibi en ağır koruma tedbirine başvurulmasının hukuka aykırı olduğunu ifade etmek isteriz. Burada eşitlik ve ölçülülük ilkesinin ihlal edildiği, ortadadır. Oysa yasalar önünde tüm yurttaşlar eşittir.” ifadesini kullandı.
“Haksız ithamlarla, iftiralarla karşı karşıya kalıyoruz”
Zorlu, basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Genel Başkan Meral Akşener’in, il ve ilçe başkanlarıyla yaptığı toplantıda kullandığı ileri sürülen ifadeler sorulan Zorlu, şunları söyledi:
“Bu iddialar kesinlikle gerçek dışı. Kesinlikle kabul etmiyoruz. Şunun da altını çizmek istiyorum; İYİ Parti seçimlere tek başına girme kararı aldığından itibaren, medyanın da içerisinde olduğu pek çok kesimden, ağır saldırılar -ki ben operasyon siyaseti ifadesini kullanmıştım. Belli çevrelerden partimizi karıştırmaya yönelik birtakım girişimler olduğunu biliyoruz. İstifaları bir tarafa bırakalım. Arkadaşlarımız aramızdan istifa edip gidebilirler, eleştirilerini ortaya koyabilirler. Burada bir sorun yok. Elbette kimsenin gitmesini istemeyiz. Ama bahsettiğiniz yazı, iddialar; bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Biz şu anda herhangi bir tarafın kazanması ya da kaybetmesi arasındaki ifadelere sıkıştırılmak isteniyoruz. Bunu biliyorum. Bu yolla İYİ Parti seçmeni etkilenmek isteniyor. Bence asıl sorun burada. Oysa biz İYİ Parti olarak Türkiye’nin her mecrasında, tüm adaylarımızla milletimizin karşısına geçip rekabet etmek istiyoruz. Bunu yaptığımız için haksız ithamlarla, iftiralarla karşı karşıya kalıyoruz. Biz inanıyoruz ki, Türk milleti aldığımız kararı görecek ve inşallah yerel seçimlerde de, milletimiz iki yumruk arasına sıkıştırıldığı tablodan onu sıyırmak adına aldığımız bu cesur karar da yanımızda duracaklar. Bir algı operasyonuyla partimize yönelik önümüzde günlerde daha çok şeyler de olabileceğini tahmin ediyoruz. Bunlara hazırlıklıyız. Ülkemizin her mecrasında kendi adaylarımızla seçimlere katılacağız. 2028’de bu iktidardan kurtulmanın yolunu İYİ Parti açacaktır.”
Akşener–Davutoğlu görüşmesi
Akşener’in, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı görüşme sorulan Zorlu, “Görüşme talebi Sayın Davutoğlu’ndan geldi. Görüşmede yoğunlukla Orta Doğu’daki gelişmeler, özellikle Gazze’deki katliam, bu konuda neler yapılabileceği ve birlikte bir tavrın nasıl geliştirilebileceği üzerinde duruldu. Bunun dışında bir başka başlığın olmadığını ifade etmek istiyorum.” yanıtını verdi.
İYİ Parti’de yerel seçim hazırlıkları
Yerel seçimlere yönelik aday belirleme çalışmaları sorulan Zorlu, “Şu ana kadar 4 büyükşehir, 10 il, 108 ilçe ve 18 beldede adaylarımızı açıkladık. Bu hafta Cuma günü, Genel Başkanımız Bursa’da olacak. Yine önümüzdeki hafta adaylarımızı açıklamaya devam edeceğiz. Çalışmalarımızı büyük bir titizlikle sürdürüyoruz. Özellikle yerelde, kazanacak adaylar üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. Başkanlık Divanı toplantısında yerel seçimlere hazırlık için konuşulan konulardan birisi de şuydu; Türkiye’deki 81 ilimizi kategorik olarak, birbirlerine yakınlığı anlamında 10 farklı kategoride topladık. Milletvekillerimiz, Genel Başkan Yardımcılarımız ve o bölgede bulunan Genel İdare Kurulu Üyelerimizle birlikte 5 Ocak tarihinden itibaren sahalara iniyoruz. Heyetlerimizle birlikte illerimize gideceğiz. Hem teşkilatlarımızla hem de vatandaşlarla bir araya geleceğiz. Bize yönelik saldırılar karşısında kararımızın nasıl haklı olduğunu milletimize anlatmaya sürdüreceğiz.” diye ekledi.