Koblenz kentinde görülen “Hilafet Devleti” davasında üç sanığa tecilli hapis cezaları verildi. “Kaplancılar” olarak da bilinen örgüt Almanya’da 2001 yılından beri yasak. Son lideri Metin Kaplan İstanbul’da yaşıyor.
Almanya’nın Rheinland-Pfalz eyaletinde bulunan Koblenz kentinde “Hilafet Devleti” adlı İslamcı örgüte mensup üç kişiye karşı görülen davada mahkeme heyeti, sanıkları tecilli hapis cezalarına çarptırdı. “Örgüt yasağını ihlal etmek”le suçlanan üç kişiden birine 1 yıl 4 ay, diğer ikisine 11’er ay tecilli hapis cezaları verildiği duyuruldu.
Dava Federal Yargıtay’a gitmişti
Söz konusu üç sanık geçen yıl Koblenz Eyalet Mahkemesi’nde yargılanmış, haklarında, “yasaklı bir örgüt yasağını delmekten” 1 yıl 2 ay ile 1 yıl 6 ay tecilli hapis cezaları verilmişti.
Koblenz’de verilen bu karar Federal Yargıtay’a (Bundesgerichtshof) taşınmış, yüksek mercinin hakimleri, işlenen suçun tespitini onaylamış, ancak verilen cezalara ilişkin alt mahkemenin kararını Şubat ayında kaldırarak cezaların yeniden belirlenmesi için dosyayı sorumlu mahkemeye geri göndermişti.
Essen kentindeki bir yürüyüşte, göstericiler “Tek ümmet, tek birlik, tek çözüm; Hilafet” yazılı pankart taşıdı
Kaplancılar olarak bilinen, Cemalettin Kaplan’ın kurduğu ve daha sonra liderliğini oğlu Metin Kaplan’ın üstlendiği, şeriat düzenini savunan İslamcı yapılanma Almanya’da 2001 yılında “Demokrasi karşıtı faaliyetler yürüttüğü” iddiasıyla yasaklandı. Köln merkezli örgütün lideri Metin Kaplan, 2000 yılında “suç işlemeye teşvik etmek” suçlamasıyla 4 yıl hapis cezasına çarptırılmış, 2004 yılında da Türkiye’ye sınır dışı edilmişti. Türkiye’de de ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Metin Kaplan 2016 yılında tahliye edildi.
Almanya’daki örğüt yasağı, Hilafet Devleti’nin ülkede faaliyet yürütmesi dışında yeni veya alternatif yapılanmalar kurmasını da yasaklıyor. Alman istihbarat ve güvenlik birimleri, Metin Kaplan ve Hilafet Devleti örgütünü, demokratik anayasal düzeni reddedip Kur’an ve şeriat kurallarına göre bir düzen kurmayı hedeflemekle suçluyor.
“Hilafet Devleti” veya yaygın adıyla “Kaplancılar” kimdir?
Bu hafta açıklanan iç istihbarat raporunda da Hilafet Devleti’nin 2022’de 700 örgütlü üyesi bulunduğu bilgisi yer alıyor.
Almanya’da iç istihbarattan sorumlu kurum olan Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın (BfV) izlediği İslamcı örgütlerden “Hilafet Devleti” veya yaygın adıyla “Kaplancılar” 1984 yılıda kuruldu.
İstihbarat raporunda örgüt için “İdeolojik olarak Hilafet Devleti’nden, Türkiye’de 1924’te kaldırılan Hilafet’in yeniden hayata geçirilmesi anlaşılıyor” ifadeleri yer alıyor. Nihai hedefinin de din ile devletin Halifelik yönetiminde yekvücut şekilde İslami bir düzen kurmak olduğu belirtiliyor.
Raporda, örgütün şeriat düzeninin geçerli olacağı sistemi Türkiye’den başlayarak kurmak ve tüm dünyaya yaymak amacını güttüğü de kaydediliyor. Ayrıca Hilafet Devleti’nin Almanya’yı “şimdilik ‘Kemalistlerin ele geçirdiği Türkiye’ye alternatif ülke” olarak gördüğü tespiti de belirtiliyor.
Alman istihbarat birimlerine göre, örgütün 2001’ten itibaren Almanya’da yasaklanması ve lideri Metin Kaplan’ın 2004’te Türkiye’ye sınır dışı edilmesi Kaplancılar’ı kalıcı biçimde zayıflattı. Metin Kaplan’ın yerine kimin geçeceği konusundaki tartışma da Almanya’daki yapılanmayı farklı gruplara böldü. Türkiye’de müebbet hapis cezasına çarptırılan ancak 2016’da tahliye edilen ve İstanbul’da ikamet eden Metin Kaplan’ın sık sık internetten yaptığı çağrılarda Almanya’daki üyelerini çatışmalara son verip, asıl amaç olan “şeriatı kurma” hedefine odaklanmaya davet ettiği haber veriliyor.
Alman istihbaratının rapor ettiğine göre, son olarak Metin Kaplan’ın liderliğini yürüttüğü Hilafet Devleti adlı örgütün üyeleri sosyal medyada, Türkçe’ye “İslam Adına” olarak çevrilebilecek “Im Auftrag des Islam” platformu üzerinden hilafet iedolojisi propagandası yürütüyor. Özellikle gençler arasinda selefi ve cihatçı akımların varlığının dikkat çektiği de belirtiliyor.
Almanya’da 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e saldırısıyla başlayan Ortadoğu gerilimleri protestolara yol açmış, kimi protestolarda “şeriat” ve “hilafet” taleplerinin dile getirilmesi İslamcı gruplara ve tehlikelilerine yönelik tartışmaları alevlendirmişti.
