“`html

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’dan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a Değerlendirme

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, terör örgütü PKK’nin başındaki isim olan Abdullah Öcalan’ın çağrısını yorumladı.

CGTN Türk Radyo’da gerçekleştirilen canlı yayında konuşan Okuyan, yapılan açıklamaların sürpriz içermediğini vurgulayarak, bu açıklamaların daha önce varılan bir anlaşmanın ışığında yapıldığını ifade etti. “Bunun dışında bir durum olamazdı, zaten buna izin verilmezdi” şeklinde konuştu.

Okuyan, bu çağrının yeni bir sürecin başlangıcını işaret ettiğini belirtti ve “Gelecek günlerde ne tür gelişmeler yaşayacağımızı birlikte göreceğiz” dedi.

“Bu Kısım Kesinlikle Olumludur”

Türkiye’de etnik kökenlere dayalı çatışmaların sona ermesine kimsenin karşı çıkamayacağını söyleyen Okuyan, “Kürt siyasi hareketleri ile mesafeli bir duruş sergileyen, AK Parti’ye karşı olan bir partiyiz. Ama belirtmek gerekir ki, bu durum kesinlikle olumlu bir gelişmedir” ifadelerini kullandı.

“Son 200 Yılda Ne Yaşadık?”

Okuyan, sürecin arka planının dikkatlice incelenmesi gerektiğini savundu ve şöyle devam etti:

“Geçmişten günümüze yapılan referanslar var. Tarihsel bağlamda bazı noktalar belirtilebilir ama günümüz koşullarında bunların geçerliliği üzerinde durmuyoruz. Eğer 1000 yıllık bir kardeşlik varsa, son 50, 100 veya 200 yıl içerisinde yaşadıklarımız ne?”

Okuyan, dünyada ve bölgede önemli gelişmeler yaşandığını ve bu doğrultuda haritaların değiştiğinin altını çizdi. Şunları kaydetti:

“İktidar ‘Uluslararası arenada önemli gelişmeler yaşanırken ve Türkiye’nin güvenliği tehdit altındayken Kürt halkını İsrail ve ABD’ye teslim etmeyeceğim’ diyor. ‘Kürt-Türk kardeşliğini yaşatacağız ve bölgede bir güç olacağız’ ifadeleri sıkça tekrarlanıyor. Öcalan’ın açıklamaları da bu doğrultuya paralel içerik taşıyor. Eğer Türkiye Kürtlerle anlaşırsa bölgesel bir güç haline gelir, aksi takdirde varlığı tehlikeye girer” dedi.

Okuyan, bu açıklamaların, “Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan insanların burada eşitlik, özgürlük ve kardeşlik tesis edemedikleri ama bölgesel anlamda iddialarının olacağı” anlamına geldiğini vurguladı.

“Bu Mesele Bölgesel Bir Proje ile Çözülemez”

Okuyan, bölgesel bir perspektifle Türkiye’deki Kürt sorununun çözülemeyeceğini dile getirerek, “Bu mesele, güvenlik konusu veya dış politika perspektifinden ele alındığında tuhaf bir durum ortaya çıkıyor. Türkiye tarihinde siyasi alanın ve özgürlüklerin en çok daraltıldığı bir dönemde ‘Türkiye’de demokrasi var’ demek gerçekçi ve dürüst değildir” diye ekledi.

“Tam Tersi Sonuç Verdi”

Okuyan, sürecin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başladığını hatırlatarak, “Suriye’deki rejim değişikliğinin ardından İsrail’in Suriye’ye yerleştiğini görüyoruz. Bu duruma karşı hiçbir güçlü ses çıkmıyor. ‘İsrail bölgeyi tehdit ediyor, önlem almalıyız’ deniyordu. Ama bu önlemler tam tersine sonuçlar doğurdu” dedi.

“Bunlar İçin Çok Erken”

Okuyan, “Atılan adımlar Türkiye’nin güvenliğine hizmet ediyor mu, yoksa ABD-İsrail planına doğru mu sürükleniyoruz?” sorularını yöneltti ve “Bunu zaman içinde göreceğiz. Bu noktada Kürt-Türk kardeşliğinin tesis edildiğini ve Türkiye’nin bölgesel güç haline gelmesini söylemek için henüz çok erken” değerlendirmesini yaptı.

“PKK Hiçbir Zaman Sosyalist Bir Örgüt Olmadı”

Öcalan’ın çağrısında PKK’nin Soğuk Savaş etkisinde kurulduğuna dair yorumlar üzerine Okuyan, PKK’nin hiçbir zaman sosyalist ve Marksist bir yapıda olmadığının altını çizdi. “PKK her zaman milliyetçi bir örgüt olmuştur” diyen Okuyan, şöyle devam etti:

“Öcalan, eski Marksist kökenlerinden arındığına dair bir açıklama yaptı ama bu gerçeklerle bağdaştırılamaz. Çünkü bu örgüt her zaman ulusalcı bir çizgide hareket etti. Eğer Marksist bir örgüt olsaydı meseleleri sınıfsal çerçevede değerlendirirdi. Fakat PKK, ulusal bakış açısıyla ele alan bir hareket olmuştur.”

“Halkların Kardeşliği İyi Bir Şeydir”

Okuyan, çağrının olumlu sonuçlanıp sonuçlanmayacağına dair soruya da cevap verdi. “Halkların kardeşliği iyi bir şeydir. Etnik temelli düşmanlık kimseye fayda sağlamaz” diyen Okuyan, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

“‘Türk-Kürt kardeşliğini İslam temelinde tesis edeceğiz’ diyenler de var. Bu, Türkiye’nin daha fazla dindarlaşması anlamına gelir. Yeni Osmanlı hayalleri veya bu stratejik projelerin bir parçası olarak gündeme gelebilir. Türkiye, ‘Biz Kürtlerle ittifak içindeyiz’ derken bölgede başka hedeflere, yani mevcut sınırların değişmesine veya Türkiye’nin bazı ülkelerle karşı karşıya gelmesine hizmet edecek bir durumu savunmayacaktır.”

“`